ilk tavsiyem değişeni çok fazla boyananı olmayan bir araba al, ikinci tavsiyem ise diğerleriyle aynı. ticaret yapmaktan başka çaren yok, ki buda aslında bir paradoks oluşturuyor kendi içinde. çünkü doğru ticaret yapabilen, ticarette başarılı olan hiç bir adam o arabaya o parayı vermez. gider satarken zarar etmeyecek bir araba alır, biner. hatta satarken bırak zararı kar bile eder :)
bak ne anlatcam;
sene 94-95-96
ortaokula gittiğim zamanlar (tüh lan yaş belli oldu) piyasada sıkca görebildiğimiz iki motor var; java ve mz.
ben deli oluyorum motor için, mz 151-251-301 var o zamanlar. 2 zamanlı fişek gibi motorlar, 36 ay taksitle satılıyorlar o zamanlar. taksitlerde sanırım 20 milyon filandı, oha lan iyi paraymış be.
javanında bi eski tipleri var düm düz, birde style olanlar var, çift eksozlu. sonra sonra laser lerde çıktı gerçi.
neyse konuyu dağıtmayalım, işte ben bu motorlar için ölüyorum, bitiyorum amk. yapabildiğim tek şey 20 liraya bir saatlik mobilet kiralamak. ama doymuyorum ki, rüyalarımı süslüyorlar.
o zamanlar bırak avrupayı japon motor görmek bile çok zor, etilere bebeğe filan gidersek görüyoruz sadece.
neyse ki o kadarda hayalperest değilmişim, japon motor değil de mz, java hayali kurmuşum :)
normal yollarla alabilmemim imkanı yok babam işçi anne ev hanımı. nerden gördüysem bir kitap tanıtımı gördüm, gazeteden görmüşümdür kesin. şans oyunları ve insanın şansını arttırma ile ilgili. gerizekalı bir kadının yazdığı kitaptı, aldım onu siparişle. okudum ama içeriğini hatırlamıyorum, fakat ben başladım loto toto piyango at yarışı oynamaya.
bütün harçlığımı ve sağdan soldan tırtıkladıklarımı şans oyunlarına yatırıyorum.
her ayın 9-19-29 da piyango, her hafta lotot toto, p.tesi salı hariç at yarışı, o zamanlar hergün yoktu sanırım yarışlar.
lan belkide bir motor parası harcadım farkında değilim :)
ama olmadı, havadan para kazanamadım. hatta bir ara bir motor çalayım kendime diye planlar da yapmadım değil.
okuldan kaçıp akşama kadar balmumcu beşiktaş ortaköy geziyorum, hem satıcılardaki motorlara bakıyorum hem yol kenarına park etmiş motorların üzerine oturuyorum.
nihayetinde nasıl oldu hatırlamıyorum ama çaresizlikten sanırım ben o sevdadan lise bitene kadar uzak kaldım.
askerden önce kendime bir mz alıp kuryelik bile yaptım, ama o ortaokulda mobilet kiralayan çocuğun hevesi yoktu.
yıllar geçtikçe çok daha pahalı , kaliteli motorlarım da oldu arabalarım da.
hatta daha dün, 2 ay önce 28 bine aldığım motoru çok hoşlanmadım diye 25 bine sattım. bu gün yarın daha farklı bir şey alacağım.
araba desen binmek zorunda olmasam (ye kürküm ye olayı) yüzüne bakmam, ki çok şükür üst segment aracım var ama yağmur olmadıkca ve birileri görmek zorunda değilse (ye kürküm ye olayı) arabaya bile binmek istemiyorum.
yani diyeceğim o ki seni böyle okuyunca kendimi hatırladım birden :)
amma gereksiz ve uzun yazmışım lan ama bu da böyle bir anımdır işte.
0